Doğaseverler için mütevazi bir cennet: Karaorman, Almanya

Almanya'nın güneyinde Baden-Württemberg eyaletinde yer alan Karaorman (Schwarzwald) yürüyüş, kayak, bisiklet, gastronomi ve tarih turları için oldukça fazla seçenek sunan keyifli bir lokasyon.

Stuttgart, Strasbourg ya da Basel havalimanları vasıtasıyla ulaşılabilen Karaorman Bölgesi Tübingen, Baden-Baden ve Freiburg gibi birbirinden güzel, tarihi dokusu çok iyi korunabilmiş Alman şehirlerine ev sahipliği yaparken komşu ülke Fransa'nın Alsace-Lorraine Bölgesi'ne de yakınlığı ile öne çıkıyor.

Kuzey-batı ekseninde yaklaşık 160 kilometre, doğu-batı ekseninde ise 50 kilometre genişliğe sahip ormanlar silsilesinin en yüksek noktasını 1493 metre ile Feldberg oluşturuyor. Güneye gidildikçe ortalama yüksekliği artan Karaorman gezileri için en iyi başlangıç noktası: güneyin tarihi, çevreci, dinamik, öğrenci şehri olma özelliklerini taşıyan Freiburg.

Freiburg benim için oldukça büyük öneme sahip bir şehir. Almanya'yı ilk buradan yola çıkarak tanımıştım. O zamanlar İstanbul'da tanıştığım kız arkadaşım, şimdilerde sevgili eşim (2016'da Freiburg Belediyesi'nde evlendik), Alice ile Karaorman'da yaklaşık 10 günlük bir "backpacking" yapmıştık. Bölgedeki çiftçilerle iletişim kurup zaman zaman onların samanlıklarında uyuyup onlarla sabahın sıcacık ekmeklerine tereyağı sürmüştük. Almanya'ya ve Almanlara bakış açımı değiştiren bu gezi sayesinde ilk yurtdışı turumun da temelleri böylece atılmış oldu.

Onlarca farklı turda yaşadığım hemen hemen tamamı olumlu deneyimler nedeniyle hala yapmaktan en keyif aldığım turlardan biri Karaorman. Mütevazi, fazla bilinmedik ama aynı zamanda da gidenin yüzünde hep gülümsemeyle döndüğü Karaorman kendine has kültürü, yüksek doğa bilinci ve güneşli günleri ile Almanya'nın diğer bölgelerinden ayrılıyor.

Tuna'nın doğduğu bu topraklar aynı zamanda Grimm Kardeşler'in hepimizin bildiği masallarına da ev sahipliği yapıyor. Orman içinde yürüyüş yaparken insanların aklında muhakkak Grimm Kardeşler'in masalları oluyor. Sık karaçam ağaçlarıyla kaplı olmasından dolayı güneş ışınlarının orman tabanına kolay kolay girememesi ormanı karanlık kılıyor. Tabii ki karanlık orman da her türlü masalın ve korku hikayesinin yazılması için oldukça elverişli bir ortam.

Fakat Karaorman'da her şey böyle karanlık ve iç karartıcı değil elbette. Karaorman pastası, guguklu saatler, her bir köşesi petunyalar ile süslenmiş rengarenk dik çatılı evler, berrak göller ve iyi niyetli insanlar... Özellikle insanlara burada bir parantez açmak gerekiyor. Almanya'nın en gelişmiş, en zengin bölgelerinden biri olmasına rağmen geleneksellik burada hala ciddi bir şekilde hayatın parçası. Bu geleneksellik ilk başta kendini diyalektte belli ediyor. Bölgenin diyalektleri olan Alemannisch ve Badisch ile Almanca'nın en sade diyalekti Hochdeutsch (Yüksek Almanca) arasındaki fark İstanbul Türkçesi ve Doğu Karadeniz lehçesi arasındaki farktan çok daha fazla. Benim gibi üniversite sıralarında, Goethe Enstitüsü'nde Almanca öğrenmiş faniler için de dumur üstüne dumur yaratan ortamlar kaçınılmaz oluyor.

Bölgenin gelenekselliğini fark edebileceğiniz bir diğer unsur ise mimari. Özellikle kırmızı rengin bolca kullanıldığı 400-500 senelik iki üç katlı rengarenk evler, dar sokaklar, tatlı dükkanlar, şirin meydanlar ve meydan çeşmeleri kent mimarisini oluştururken neredeyse yere değecek kadar geniş inşa edilen sağrılı çatıları, her yeri çiçeklerle kaplı ahşap köy evleri ve samanlıkları da Karaorman'ın kırsal mimarisini oluşturuyor.

 

Biz programlarımızda genelde Basel Havalimanı'nda buluştuktan sonra bir saat mesafedeki Freiburg şehrine gidiyoruz. Şehrin mimarisi herkesi hemen etkisi altına alıyor. Almanya'nın en uzun katedrallerinden olan Münster, önünde kurulan günlük taze sebze-meyve ve el işçiliği pazarı, şehri tepeden izleyebileceğiniz 15 dakika yürüyüşle ulaşılabilen Schlossberg tepesi, kenarında oturup piknik yaparken keyifle ayaklarınızı suyuna batırabileceğiniz Dreisam Çayı, Alman aristokrasisinin gösterişli evlerinin bulunduğu Wiehre mahallesi şehirde hemen farkedip kolaylıkla bulabileceğiniz noktalar. Alman yeşiller hareketinin çıkış şehri olan Freiburg çevre bilinci hayli yüksek mahallelere de ev sahipliği yapıyor. Vauban ve Merzhausen mahalleleri kendi kendine yetebilen ve hatta fazlasını üretip şehre enerji anlamında katkıda bulunabilen evlere ev sahipliği yapıyor. Hatta bu mahallelerin bazı bölgelerinde şahsi araç sahibi olamıyorsunuz. Yani arabanız varsa size ev vermiyorlar. Resmen araba sahipliğinin utanç verici olduğu bir şehir burası.

Şehirde bisiklet kullanımı o kadar yaygın ki yayalar olarak sizi en tedirgin eden şey bisikletler oluyor. Şehirde kişi başına ikiden fazla bisiklet düşüyor ve herkes bisikletle ulaşımını sağlıyor. Bütün sürücüler trafik kurallarına fazlasıyla hakim ve oldukça riayet ediyor. Akşam karanlığı yaklaşınca bütün lambalar yanıyor önlü arkalı, çoğunluk kask kullanıyor. Şehirde bisikletle giremediğiniz bazı bölgeler var. Buralarda bisikletler hemen ele alınıyor. Yayalar da hayatlarında sürekli bir şekilde bisiklet kullandıkları için bu ritme oldukça alışkınlar ama böyle bir şehirde daha önce bulunmamış gezginler için ilk saatler biraz tehlikeli ve gergin olabiliyor. Çünkü herhangi bir hatada sert uyarı ile karşılaşıyorsunuz.

İlk günümüz şehirde bu şekilde geçtikten sonra ertesi gün komşu ülke Fransa'nın komşu bölgesi Alsaz'a gidiyoruz. Burada Fransa'nın en güzel köyleri ve şehirleri bulunuyor. Colmar, Eguisheim, Riquewihr, Kayserberg bu köy ve kasabalardan bazılar. Almanya-Fransa sınırında bulunmasından dolayı sürekli sorun olmuş, el değiştirmiş bir bölge Alsace. Buradaki halk hem Almanca hem de Fransızca'ya oldukça hakim. Özellikle Colmar ülkemizde fazlaca popülerliğe ulaşmış bir şehir. Noel zamanı hele bir de kar yağmışsa tadından yenmiyor ama bahar ve yazda da sokaklarını arşınlamak çok keyif veriyor.

Bu dört köyü gördükten sonra Freiburg'a dönüş yolunda "Strauße" adı verilen çiftçi restoranı ve üzüm bağlarında mola verip akşam yemeğimizi burada yiyoruz. Geniş bahçeleri, her biri çiftliğin mahsullerinden üretilmiş yemekler ve güzel şaraplar, keyifli bir gün batımı ile harika vakit geçirebileceğiniz yerler buralar. Aynı zamanda turistlerin de çok bilmediği, uğramadığı yerler olmasından ötürü yerel halkla tanışabileceğiniz, alışkanlıklarını görebileceğiniz, mutfağını tadabileceğiniz önemli yerler.

ÇAĞDAŞ OZAN KARABAY